Başlık | İsim | Tarih | |
---|---|---|---|
![]() | Öğretmenlerim vardı benim. | Hüsnü Arslan | 19:19 Salı, 28.Kasım.2006 |
Gece gündüz durmaksızın akan köy çeşmesinin şırıltısının da duyulduğu; bir öğretmen odası, iki sınıfı olan şirin bir okul. Cumhuriyet'in ilk 10-15 yılında yapılanlardan. Önünde her ilkbaharda yeniden düzenlediğimiz uygulama bahçesinde çiçekleri ve çeşit çeşit meyve ağaçları olan bir alan. Teneffüslerde bez topların peşinde koştuğumuz bir sahası bile var... Birler, ikiler, üçler kalabalık, büyük sınıftalar. Dörtler, beşler daha küçük olanda. Mürvet Hanım ile Nezahat Öğretmen paylaşıyor sınıfları. Arada Nejdi Yazangil'in kısa dönemli katkıları da var. Kanlıpınar şunun şurası 15 kilometre uzaklıkta. Şehirde bir okul sırası bekleyenlerin "durak yeri" gibi. Çok öğretmen duraklayıp geçti oradan. Bir de Hamidiye Öğretmen Okul'nun stajyer adayları... Bunlardan biri de amcam, Cevat Arslan. Akşehir'in Tuzlukçu nahiyesi, Kundullu Köyü'nde meslekteki ilk yılı. İlkokul diplomamda onun imzası var; torpilsiz, gerçek bir diploma!... Eskişehir'de ortaokul yok 1950'lerin ortalarında. Varsa, belki Mehmetçik. Sanat Mektebi, Ticaret Mektebi ve Eskişehir Lisesi... Bunların orta kısımlarında okudu o kuşak. Bana da Eskişehir Lisesi düşecek!... Bunlar o zamana dek tanıdıklarımızdan farklı öğretmenler. Takım elbiseli, kravatlı, etek-ceket giyenler. Erkeklerin çoğu fötr şapkalı, hanımlar ondüle saçlı! Hepsi de ciddi bakışlı, otoriter. Hepsinde gizlemeye çalıştıkları bir sevecenlik var. Çocuklarını uykuda okşayan, sevgilerini dışa vurmamaya özen gösteren babalar gibi. İlk etkilendiklerimin başında Hamdi Bey (Göker) gelir. Bize İngilizce öğretecek... Ancak bizler, onun deyimi ile Türkçe'yi bilmiyoruz ki; kaldı ki İngilizce'yi öğreneceğiz!... Haklıydı kuşkusuz. Müdür Muavinimiz Saadet Hanım (Mertler) Tarım dersine de giriyor. Zafer Akbıyık'ı "Tavşanların yumurtlayarak üredikleri" konusunda ikna edecek kadar espri yapabilen, ciddi bir hanım. Meslek kökeni Köy Enstitüleri zaten. Türkçecimiz Yapya Bey peruklu ve yalnız bir adam. Resim dersine Saniye Hanım giriyor. Hiç beceremediğim için ondan kaçıyor, Lise yıllarında sevgili Sumru Hanım'a (Oktay) sığınıyorum. Fizikte Rahile Hanım, Kimya'da İrfan Bey geçiyor, kara tahtanın başına. Çok Matematikçimiz vardı. Hüseyin Bey, Hikmet Bey ve diğerleri. Türkçe öğretmenimiz Türkiye çapında ünlü; Vehbi Cem aşkun. İlk demokrasi derslerimi de alıyorum Vehbi Bey'den... Ben dersini alamadım ama, sonradan dostluk düzeyinde ilişkim olan Muharrem Barut hocamızı unutmayalım. Eskişehir Lisesi'nin ünlü Müdür Muavinlerini de... Koridorlarda, bahçede ve sigara salonu olarak kullandığımız tuvaletlerde sert rüzgarlar estiren İbrahim Bozkurt ve yaramazlıklarımıza tepkilerini "diş gıcırdatmakla" geçiştiren Hüsnü Babamız (Soyer). Ve daha adlarını buraya sığdıramadığım, anıları kalbimde kazılı niceleri... Benim öğretmenlerim vardı, ne de "güzel insan"lardı. Hüsnü Arslan |
cn2 co12 88.229.170.163 http://www.sumruoktay.com/mp/ Mozilla/4.0 (compatible; MSIE 6.0; Windows 98; Q312461)